Son zamanlarda dünya genelinde nükleer güçler arasındaki gerilim giderek artış göstermekte. Özellikle Hindistan’ın nükleer silah kapasitesi ve askeri stratejileri üzerine tartışmalar, uluslararası güvenlik alanında ciddi endişelere yol açıyor. Çeşitli analistlere göre Hindistan, rakip ülkeleriyle olan gerginliklerin ortasında her an bir askeri harekât gerçekleştirebilir. Peki, Hindistan’ın nükleer hamleleri neden bu kadar korkutucu ve dünya genelinde nasıl yankı buluyor? İşte detaylar.
Hindistan, tarihsel olarak Pakistan ve Çin ile olan sınır anlaşmazlıkları sebebiyle belirli bir askeri hazırlık içinde bulunuyor. Nükleer silah kapasitesini artırma çabaları, bölgedeki diğer nükleer güçler ile dengede kalma amacını taşıyor. Bu bağlamda, Hindistan'ın nükleer doktrini, "no first use" (ilk saldırı yapmama) ilkesine dayansa da, son dönemde gerçekleşen askeri tatbikatlar ve stratejik hamleler, bu ilkenin sorgulanmasına yol açıyor. Hindistan’ın hükümeti, Asya-Pasifik bölgesindeki güç dengesini koruma çabalarını vurgularken, rakip ülkelerin de bu tür stratejilere yanıt vermede hızlı hareket ettiğine dikkat çekiliyor.
Dünya genelindeki analistler, Hindistan'ın nükleer kapasitesindeki artışın, yalnızca Asya-Pasifik bölgesindeki güvenlik ortamını değil, küresel güvenlik dengelerini de sarsabileceği konusunda uyarıyor. Uzmanlar, “Hindistan, nükleer silahlarını aktif bir şekilde kullanma niyetini gizlemiyor. Bu durum, olumsuz senaryoların kapısını aralayabilir ve bölgedeki diğer güçlerin de nükleer programlarını hızlandırmasına neden olabilir” diyorlar. Özellikle Pakistan ve Çin’in, Hindistan’ın nükleer programına karşı geliştirdiği karşı stratejiler, çatışma riskini daha da artırıyor.
Hindistan’ın militarizasyonu ve nükleer programlarının hız kazanmasının yanı sıra, uluslararası toplumun bu duruma tepki vermemesi de dikkat çekici bir başka faktör. Bazı analistler, Batılı ülkelerin Hindistan’a olan desteğini artırması ile birlikte, bu denklemin daha da karmaşık hale geleceğini savunuyor. Hindistan’ın kendi nükleer programını geliştirmesi, diğer ülkeleri de benzer bir yolda yürümeye zorlayabilir ve uluslararası silahlanma yarışına zemin hazırlayabilir. Bu nedenle, Hindistan’ın nükleer politikaları, sadece bölgesel değil, küresel güvenlik ortamını da tehdit eden bir mesele haline gelmiş durumda.
Sonuç olarak, Hindistan’ın nükleer kapasitesindeki artış, dünya üzerindeki güvenlik dengelerini ciddi anlamda sarsma potansiyeli taşıyor. Nükleer düşmanca bir duruşun sergilenmesi, dünya için birçok olumsuz senaryoyu beraberinde getirebilir. Bu nedenle, uluslararası toplumun Hindistan’ın nükleer stratejisine dikkat etmesi ve gerektiğinde diplomatik çözümler geliştirmesi büyük bir önem taşımaktadır. Hindistan her an saldırabilir mi? Bu sorunun cevabı, yalnızca Hindistan’ın askeri stratejilerine değil, aynı zamanda dünya jeopolitiğine bağlı olarak şekillenecektir.