Marmara Denizi, yıllardır çevresel sorunlarla mücadele ediyor. Ancak, son günlerde meydana gelen bir gelişme, bilim insanları ve çevreciler arasında büyük bir endişeye sebep oldu. 65 yıl aradan sonra, Marmara Denizi'nin sıcaklık değeri rekor bir seviyeye ulaştı. Bu durum, ekosistem üzerindeki etkileriyle birlikte, deniz yaşamını tehdit eden faktörlerin daha da kötüleşmesine yol açabilir.
İstanbul ve çevresindeki kıyı şehirlerde deniz sıcaklıkları, tarihi verilerle karşılaştırıldığında son derece yüksek seviyelere ulaştı. Önceki ölçümlere göre, deniz sıcaklığı 2023 yılında 28,5 dereceye kadar çıkmayı başardı. Bu, özellikle deniz canlılarının yaşam alanlarını etkileyen kritik bir eşik. Uzmanlar, sıcaklık artışının suyun oksijen seviyelerini düşürdüğünü ve deniz ekosistemindeki canlıların yaşam alanlarını daralttığını vurguluyor.
Böylesine kaygı verici bir sıcaklık artışı, 1958 yılından bu yana kaydedilen en yüksek derecelerdir. Bu durum, kıyılardaki balıkçılık faaliyetlerini de derinden etkileyebilir. Olası balık göçleri ve avlanma kısıtlamaları, yerel ekonomiler için ciddi sorunlar doğurabilir. Ayrıca, sıcaklığın artması, alg patlamaları gibi başka ekolojik dengesizliklere de zemin hazırlamaktadır.
Marmara Denizi'nde bu tür sıcaklık artışlarının özellikle yaz aylarında artış göstermesi bekleniyor. Ancak, bu durum sadece mevsimsel değişikliklerle açıklanamaz. Küresel iklim değişikliği, sanayi kirliliği ve artan insan nüfusu, Marmara'nın ekosistemini tehdit eden temel faktörler arasında yer alıyor. Çevreciler, Marmara Denizi'nin korunması için acilen önlemler alınması gerektiğinin altını çiziyor.
Çevre uzmanları, deniz sıcaklıklarındaki artışın insan sağlığı üzerinde de etkileri olabileceğine dikkat çekiyor. Su sıcaklıklarının yükselmesi, su kaynaklarında bakteriyel enfeksiyonların artmasına neden olabilir. Özellikle yaz aylarında artan deniz turizmi, bu durumu daha da kötüleştirebilir. Marmara'yı ziyaret edenler için alınacak önlemler ve halk sağlığı programları, oldukça önemli hale geldi.
Uzmanlar, yerel yönetimlerin su kirliliğini önlemek için sıkı denetimler yapmasını ve çevre bilincini artırmak için eğitim programları düzenlemesini savunuyor. Ayrıca, deniz sakinleri ve ziyaretçileri için su kalitesinin sürekli gözlemlenmesi ve hava koşullarına dair uyarıların zamanında yapılması da önerilen önlemler arasında.
Sonuç olarak, Marmara Denizi'nde kaydedilen rekor sıcaklık, sadece bir çevresel sorun değil; aynı zamanda toplumun geleceğini de tehdit eden bir gerçekliktir. Herkesin bu konuda üzerine düşen sorumluluğu alması ve seferber olması gerekmektedir. Zaman kaybetmeden, bu güzel denizimizi korumak için harekete geçmeliyiz.