Suriye’deki Esad rejiminin en korkunç işkence merkezlerinden biri olan Sednaya Hapishanesi, yıllardır insan hakları ihlalleriyle gündemde. Rejim karşıtı siyasi tutukluların, muhaliflerin ve aktivistlerin yoğun şekilde hapsedildiği bu korkunç cezaevi, uluslararası insan hakları örgütleri tarafından defalarca kez kınandı. Sednaya, sadece hapsedilen kişilerin değil, aynı zamanda ailesi ve yakınları tarafından da dehşetle hatırlanıyor.
Hapishaneye atılan tutuklular, işkenceye tabi tutulduktan sonra çoğunlukla kayboluyor ya da ölümle sonuçlanan ağır fiziksel ve psikolojik travmalarla serbest bırakılıyor. İnsan hakları örgütleri, Sednaya’daki mahkumların, düzenli olarak dövülmesi, elektrikli şoklarla işkence edilmesi, kötü muameleye maruz kalması ve çok sayıda kişinin sağlıksız koşullar altında hayatını kaybettiğini raporladı. En korkunç durum ise, mahkumların toplu olarak infaz edilmesi ve bunların gizlice cesetlerinin gömülmesiydi.
Sednaya’daki işkenceler, rejimin muhalefeti sindirme ve korku salma stratejisinin bir parçası olarak şekillendi. Birçok tutuklu, sadece barışçıl protestolara katıldıkları için bu cezaevine gönderildi. Ancak, Sednaya’da geçirilen zaman sadece fiziksel değil, aynı zamanda duygusal ve zihinsel açıdan da yıkıcıydı. Onlarca yıl süren sistematik işkenceler, Sednaya’nın işkence merkezi olarak anılmasına yol açtı.
Uluslararası toplum, bu cezaevindeki vahşet hakkında daha fazla farkındalık yaratmak ve hesap vermeyi sağlamak için çabalarını sürdürse de, Sednaya’daki vahşet ne yazık ki hala devam ediyor.