Son zamanlarda Türkiye’deki tutukluluk durumu, dünya çapında dikkat çekerken bir ABD’li akademisyenin açlık grevi başlatması, bu konuda büyük bir yankı uyandırdı. California Üniversitesi’nden (UCLA) sosyolog olan Profesör John Mitchell, Türkiye'de tutuklu bulunan Rümeysa Öztürk için duyduğu endişeyi dile getirerek, adaletin sağlanması için böyle bir eyleme girişmeye karar verdi. Rümeysa Öztürk, Türkiye'de siyasi nedenlerle tutuklanan bir öğrencidir ve onun serbest bırakılması için yürütülen kampanyalar, uluslararası platformda geniş bir destek bulmuş durumda.
Rümeysa Öztürk, akademik kariyerine ve insani değerlere olan bağlılığı ile tanınan genç bir öğrencidir. Yüksek lisans eğitimi için Türkiye'den Amerika Birleşik Devletleri'ne giden Öztürk, 2020 yılında Türkiye'ye geri döndükten sonra tutuklandı. Kendisine yöneltilen suçlamalar, muhalif görüşleri nedeniyle siyasi motivasyon içerdiği düşünülen bir dizi nitelikte. Öztürk’ün durumu, insan hakları savunucuları ve akademik çevreler tarafından sık sık gündeme getirilmekte ve serbest bırakılması için uluslararası çağrılar yapılmaktadır.
Profesör John Mitchell, Rümeysa’nın durumunu öğrendikten sonra, onun düşünce ve ifade özgürlüğü için bir sembol haline geldiğini belirtti. “Bu genç kadının sadece fikirleri yüzünden hapsedilmiş olması kabul edilemez,” diyen Mitchell, Rümeysa’nın özgürlüğü için açlık grevine başlamasının arkasındaki motivasyonu vurguladı. Bu durum, diğer akademisyenler ve insan hakları aktivistleri tarafından da desteklenmakta, bir dayanışma hareketi olarak daha fazla kişi katılarak bu protestoya katkı sağlamaktadır.
Açlık grevi, bir protesto biçimi olarak tarih boyunca birçok hareketin sembolü olmuştur. Profesör Mitchell'in bu eylemi, sadece Rümeysa Öztürk’e duyduğu saygı değil, aynı zamanda Türkiye’de yaşanan insan hakları ihlalleri ve baskıcı siyasi iklim üzerinde bir eleştiridir. Bu eylem ayrıca, akademik özgürlüğün ve insan haklarının korunması adına bir dizi değişimin gerekliliğine işaret etmektedir.
ABD'li akademisyenin başlattığı bu açlık grevi, sosyal medya ve diğer medya kanallarında hızla yayılmıştır. Destek mesajları ve kampanyalar, Rümeysa’nın serbest bırakılması için dünya genelinden artan bir dayanışma ruhu oluşturmuştur. Birçok insan, kendisine destek vermek amacıyla Twitter, Instagram gibi platformlarda kampanyalara katılmakta ve kendi hikayelerini paylaşmaktadır.
Profesör Mitchell, açlık grevine başladığı günden itibaren, destekleyen birçok akademisyen ve insan hakları aktivisti ile iletişimde bulunmuştur. Bu süreçte, Rümeysa’nın hikayesini ve Türkiye’deki baskıcı politikaları anlatan çeşitli etkinlikler de düzenlenmektedir. Bu tür eylemlerin amacı, bireylerin toplumsal cinsiyet, ifade özgürlüğü ve siyasi katılım konusundaki mücadelesine dikkat çekmektir.
Öğrenci Rümeysa Öztürk'ün serbest bırakılması için yapılan bu tür eylemler, uluslararası toplumun ve özellikle akademik camianın Türkiye'nin insan hakları sicili hakkında daha fazla soru sormasına neden olmuştur. Bu bağlamda, akademik özgürlüklerin korunması adına uluslararası işbirliğinin güçlendirilmesi gerekmektedir.
Sonuç olarak, Profesör Mitchell'in açlık grevi, sadece Rümeysa Öztürk’ün durumuna yönelik bir destek değil, aynı zamanda dünya genelinde insan hakları için sürdürülen mücadelenin bir parçasıdır. Bu tür eylemler, diğer insanlara da ilham kaynağı olmakta ve adalet arayışında umut vermektedir. Rümeysa’nın hikayesinin daha fazla insana ulaşması, bu tür eylemlerin gücünü ve etkisini artırmakta ve belki de bir gün adaletin yerini bulmasına yardımcı olacaktır.