15 Temmuz 2016, Türkiye için sadece bir tarih değil, aynı zamanda milletin bağımsızlık ve onur mücadelesinin simgesi olmuştur. Bu gecede yaşanan darbe girişimi, Türkiye’nin her kesiminde yankı bulmuş ve birçok insanın hayatını köklü bir şekilde değiştirmiştir. O gecede sokaklara dökülen halk, demokrasiye sahip çıkmış; tankların, silahların karşısında cesaretle durmuştur. Ancak bazıları bu mücadelede bedel ödemiş, hayati yaralar alarak anılmayı bekleyen kahramanlar haline gelmiştir. İşte bu hikayenin kahramanlarından biri, 9 yıldır vücudundaki kurşunla yaşamaya devam eden Sıtkı Demir'dir.
15 Temmuz gecesi, Sıtkı Demir, ailesini koruma içgüdüsüyle evinden çıkarak meydana inenlerden biridir. Arkadaşlarıyla birlikte, darbe girişimine karşı koymak için organize olan grup, tankların önünde durarak halkın cesaretini simgeler. Ancak, o anda açılan ateş sonucu vücuduna isabet eden kurşun, Sıtkı'nın hayatını değiştiren bir dönüm noktası olur. Sıtkı, o gecenin travmasını ve aldığı yarayı sadece vücudunda değil, ruhunda da taşımaktadır. Vücudunda kalan kurşun parçası, sadece bir yaralanmanın değil, aynı zamanda ulusun birlik ve beraberliğinin temsilcisidir. Her gün aynaya baktığında, o gecenin ruhunu ve milletinin direnişini hatırlıyor.
Sıtkı'nın tedavi süreci, sadece fiziksel değil, psikolojik olarak da zorlu bir süreçtir. Ameliyatlar, fizik tedavi seansları ve sürekli tıbbi kontrol, Sıtkı'nın yaşamının ayrılmaz parçaları haline gelmiştir. Ancak bu süreçte pes etmek yoktur. Sıtkı, yaşadığı bu zorlukları, milletine duyduğu sevgi ve bağlılık ile aşmayı hedeflemiştir. Kurşun, onu fiziksel olarak zayıflatmanın yanında, aynı zamanda ona büyük bir güç katmıştır. Bugün, vücudundaki kurşun parçası, halkı için devam eden bir sembol haline gelmiştir. Yıllar geçtikçe, Sıtkı'nın hikayesi de büyümekte ve birçok insana ilham kaynağı olmaktadır. Kendisi artık sadece bir gazimiz değil; aynı zamanda 15 Temmuz ruhunun canlı bir örneğidir.
Sıtkı Demir, yaşadığı zorlukları kabullenerek, toplumuna hizmet etmeyi ve farkındalık yaratmayı misyon edinmiştir. Okullarda, gençlere demokrasi ve vatandaşlık bilinci üzerine konuşmalar yaparak, 15 Temmuz’un önemini aktarmaktadır. Vücudundaki kurşun, ona bir yük gibi gelmektense, toplumuna daha fazla katma değer sağlama arzusu ile dolmasını sağlamaktadır. Zaman zaman duygusal anlar yaşasa da, bu durumu kendisi için bir motivasyon kaynağı olarak değerlendirmektedir. "Beni yaralayan bu kurşun parçası, aslında köklerime bağlı olduğumun ve bu uğurda her türlü fedakarlığı yapabileceğimin bir göstergesi" demektedir.
9 yıl geçen bu süreçte, Sıtkı, hayatının her anını, 15 Temmuz ruhunu yaşatarak devam ettirmeyi, topluma katma değer sağlamayı hedeflemiştir. Geçtiğimiz yıllarda, birçok sosyal sorumluluk projesine de imza atan Sıtkı, aynı zamanda gazilik mertebesinin getirdiği sorumlulukla, ulusal ve uluslararası platformlarda Türkiye’nin sesini duyurmaktadır. Hayatında, yaşadığı bu acı olayın olumlu yansımalarını görmekte ve topluma kendini adamakta kararlıdır. Zorluklara karşı yılmadan dik duruşu, kuşaklar boyu unutulmayacak bir ders niteliğindedir.
Sıtkı Demir’in hikayesi, 15 Temmuz’un sadece bir tarih olmadığını, aynı zamanda bir milletin özgürlük ve adalet mücadelesinin sonucunda ortaya çıkan bir destan olduğunu hatırlatmaktadır. Onun gibi daha birçok insan, o gece sokaklarda bulunan cesur yürekler, Türkiye’nin geleceği için birer örnek teşkil etmektedir. Hayatın olağan akışında yer alan küçük mücadeleler, aslında büyük bir özgürlüğün nişanesi olmuştur. Sıtkı Demir’in hayatı, geçmişten bugüne kadar süren Türk milletinin azim ve kararlılığının bir yansımasıdır. 15 Temmuz’un lanet olası gece anısına kazınan bu hikaye, geleceğe umutla bakan nesiller için her zaman bir ilham kaynağı olmaya devam edecektir.